Spor eski bakani, Trabzonspor Onursal Baskani Mehmet Ali Yilmaz, federasyonun ve Bordo Mavili kulübün geldigi noktanin, yönetenlerden kaynaklandigini söyledi, gündem belirleyecek sözler sarf etti.
Yilmaz'dan inciler
Bana siyasi baski ve sert yönetici sözleri olamazdi. Sahsiyetim, karizmam ve adaletim bunlarin önüne geçerdi.
Sanirim özerklikte acele ettik. Bütçe artti, herkes 'Ben de yaparim' dedi. Profil degisti, isler gevsedi.
Bakanin ilk çikislari ve ardindan hiçbir sonuç çikmamasi, güvensizlik ortamini dogurmustur.
MHK maasli olup, federasyona baglandiktan sonra yazilip çizilenler artti.Iddaa futbolun öcüsüdür. Iddaa'da güven ortamini saglamak mümkün degil.
Federasyon baskani, bu isin yöneteniyse her stada gidebilmelidir.
Trabzon artik federasyonun himmetine ihtiyaç duyuyor. Trabzon agadir, irgatlik yapamaz.
Son dönemde futbolda yasanan kaostan, Trabzonspor'un içinde bulundugu duruma kadar her seyi, büyük bir samimiyetle yorumlayan Mehmet Ali Yilmaz, çok önemli mesajlar verdi. Iste Efsane Baskan'in gündem belirleyecek sözleri:
* 3-5 seneden beri devam eden serbest atislar (!) var gündemde. Saniyorum bunda bizim de kabahatimiz oldu, ülkenin gelismesini iyi planlayamadik, özerk yapiya geçiste acele ettik, bilmiyorum. Federasyonun önünü bu kadar açinca ve havuzdan kulüpler büyük paralar alip bütçe kurmaya baslayinca isler degisti. Bu bütçe, çogu kulüplerdeki muhalif ve yönetme istegi olanlarin istahini kabartti. Herkes yönetici olmaya ve 'kulübü biz yönetiriz' demeye basladi. Yönetici-baskan çesidi degisti, ucuzlama basladi. Gevsemenin ve güvensizlik ortaminin saglanmasinin gerçek nedeni, halk ve kamu adina gerçek yetkili olan hükümet üyesinin tutumu oldu. Arkadasimiz federasyonu millete sikayet etti ama geregini yapamadi. Kulüpler de ona inanip imza topladi, taraf oldu. Sonuçta ise kongre yaptiramayinca federasyonu güçlendirmis oldu. Futbolda gereken otorite ve ciddiyet saglansa bunlarin hiçbiri olmaz.
* Biz siyasi baski olmasin diye özerkligi getirdik. Digerleri bir yana ama futbol federasyonundaki çok rasyoneldir. Delegesi, üyesi ve kulüpler, yani seçeni bellidir. Ama seçilen grup ne kadar özerk olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti adina denetim, devletin birimlerinden birine verilmelidir. Ariza ve eksik varsa giderilir ya da yargiya havale edilir. Bu da olmus galiba. Fakat sonuç alinamadan, sayin bakan, kongre öncesindeki açiklamalarinda kuskular ortaya koydu. Bunlar baskan olamazlar, olsalar da almamiz gerekir gibi açiklamalari kamuoyunu umutlandirdi. Ardindan gelisen süreçte is ucuzladi. Kulüplerle, devletin halk adina temsilcisiyle, oyuncularla, antrenörle, medyayla bir civiklasma oldu. Kimse kimseye itibar etmez hale geldi. Yazilmayan, çizilmeyen, söylenmeyen ve düsünülmeyen de kalmadi. FIFA'nin bize karismasi söz konusu degil. Zaten isin özünde biz, disimizdakilere karsi birlik olmali, beraber karsi koymaliyiz. Yoksa birbirimizi yiyerek karsilarina gidersek çok ayip etmis oluruz, ki ettik.
* Ulusoy'un hükümetle temasta oldugu konusuldu. Anayasa mahkemesine ragmen olacagi söylendi. Hükümete yakin kisilerle görüstü, Ankara Büyüksehir Belediye ve Trabzonspor Baskani gibi. Sonra da onlardan sikayet ediyor. Anlamis degilim. Aday olanlar gidip hükümetin onayini aliyor, kazandiktan sonra da hükümeti suçluyor. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mi tavuktan durumu var.
* Hakem komitesi eskiden maasli degildi. Komite geldi federasyona baglandi, maasli oldu. Federasyon baskani, asbaskaninin istedigi oluyor. Eskiden seçiliyordu, bagimsizdi. Bunlar olmazdi. Federasyon baskaninin keyfi, hakemler üzerindeki atama yetkisinden kaynaklaniyor.
'Is oyuncaga döndü'
* Bir gün kala propagandasiz, yaptiklarima güvenerek aday oldum. Dedim ki, verdigim yetkileri, bir kereye mahsus geri alayim. Çünkü bu bozulmus düzeni benden baskasi masaya vurup, kimseye farkli davranmadan halledemez. Bazi seylerin söylenmeyecegi bir adamim.
* Siyasi baski bana olmaz tabi. Mevcut siyasetçiler üzerinde bir abilik vasfim var. Bana kolay kolay baski yapmak kimse istemez, yapmaz. Yaparsa da kamuoyuyla paylasir, geregini yapariz. Benim zamanimda bunlar olmuyordu. Sahsiyetim, karizmam ve kisiligim sebebiyle tabii ki. Beni sayip seviyorlar, ben de onlari seviyorum. Hiçbir kulüp baskani çikip benim için beyanat vermez. Verdirtmem de zaten. Hakkaniyet içinde davrandigimi bilecegi için böyle konusmaz. Adaletsiz davranmis olsaydik bugün siz benle röportaj yapmazdiniz. Kisiler, ne kadar dürüst, ne kadar becerikliyse o kadar az tartisma olur.
* Kurullardaki anlasmazligi anlamiyorum. Tahkimi kurduk ki, mahkemeye gitmesin, çabuk çözülsün. Ama ceza kurulunu da federasyon teskil ediyor. Aslinda paslasarak çalismalilar. Ceza kurulu 5 dedikten sonra, tahkim 2'ye düsürmemeli. Yani bu kadar oyuncak haline dönüsür mü! Bunlar kullanilmaktan kaynaklaniyor. Isin siyaseti ve dogasi vardir. Temel prensip küs olmamaktir. Küsüz diye hainlik düsünmemektir. Ayrica bu isi yönetenler, her maça gidebilmeli.
* Bakanin federasyonla, federasyonun birebir kulüplerle tartismasi yanlis. Birbirine bagli kuruluslardir ve medeniyet ölçüsü içinde birbirlerini kabullenmeliler. Örnegin Fener Baskani, federasyon baskaniyla dost olabilir ancak, kavga edemez. Bu hakki yok. Bir kulüp, her firsatta federasyona satasamaz açigi yoksa, dogruysa...
* Federasyonu seçme sartinin degismesi lazim. Bir aday gidip kulüplerden yardim istediginde seçim sonrasi taviz verecegi çok açiktir. Kulüpler anlasiyor, federasyon seçiyor. Bakiyor kim yönetimindekiler, kim hakem kurulun... Zaten taviz vererek, ucuzlayarak baslayan bir is, göreve geldikten sonra daha da bozuluyor. Yani sonra aranabiliyor, ne haber Ahmet nasilsin diye!
'Beni bile desteklemediler'
* Adaylik dedigim sartlara bagliysa olmam. Çünkü ben oy istemem kimseden. Dünkü adam degilim, böyle bir özlemim yok. Kariyerim ortada. Ancak, senin gibi bir agabeye ihtiyacimiz var gibi bir dilekleri olursa üzerime düseni yaparim. Ama gidip telefon açip bana oy verin demem.
* Iddaa, futbolun temel sistemini sarsmistir. Iddaa'da güven ortamini kurmak mümkün degildir. Iddaa'nin hamiline degil de isme yazili oynandiginda belki çözersin. Bu sartlarda oyuncular da, yöneticiler de, antrenörler de oynar. Hiçbir kulüp istikrarli bir performans sergileyemedi birkaç senedir. Bu ister istemez insanin aklina iddialari (!) getiriyor. Teklif aliyorsunuz çünkü. Mesela berabere kal sana sunu vericez derse, kimsenin bunu itecegini sanmiyorum. Miktara bagli gibi sanki. Iddaa futbolun öcüsüdür! Büyük para geliyorsa kimse bunu göz ardi edemez. Ama yine hep söyledigim gibi bunlar karakter isi. Fakat demek ki, insanoglu para karsisinda hafif gevsiyor.
* Taraftarlarin derneklesmesiyle bir anlasmalar zinciri olustu. Susmalari ya da bagirmalari saglanabilir hale geldiler. Her kulüpte de bunlar var. Basiretli yöneticilerin bunlara tenezzül etmemesi lazim.
* 2000 sonundaki kongre, Trabzon'un bugünlere gelmesini hazirladi. Eskiden federasyon Trabzonspor'un himmetine ihtiyaç duyardi. Eskiden federasyonun Trabzon'a himmeti varken bundan kompleks edinildi. Ben agir gelmeye basladim. Kendi koltugunun altinda bir Trabzon olmasi daha uygun oldu. Büyüklügünü bir yana birakip, o olsun, bu olsun diye, büyük tahribatlar, zararlar verildi. Trabzon'un bundan sonra eski konumuna gelmesi çok zor. Çünkü artik federasyonun himmetine siginan bir Trabzonspor var. Büyüklügünü zedeleyen bir tutum içinde. Düsünün ki, seçimde bile beni desteklemedi Trabzonspor. Ki, benim ismimin yazili oldugu tabelanin altindan geçiyorlar!
* Madden Trabzon ipotek altina sokuldu. Trabzonspor küçültülmüs, bir kisinin himmeti altina girilmistir. Yani böyle baskanlar aday olmustur ve kazanmistir. Ne zaman bagimsiz olursa Trabzonspor, ne zaman federasyon olusumunda etkin konuma geliyorsa o zaman büyüklügünü de geri alir sampiyon da olur. Ama dedigim gibi Trabzonspor'a aday olanlar önce federasyonla anlasip geliyor. Federasyonun da hosuna gidiyor. O da Trabzonluyum diyor, Trabzonsporlu olmasa da, rahat ediyor, koltugunun altindaki kulüplerin sayisi artiyor. Trabzonspor'a himmet olmaz, agaliga yakismaz. Trabzon agadir. Aga bir kesimin irgatlik yapmasi çok zordur. Trabzon yönlendiricidir, otoritedir, dedigi yapilir. Karakterinde bu var.
'Albayrak dirayetli degil'
* Trabzonspor, gelecek senenin gelirini, 'abi, imzala da sunu halledelim' diyerek almistir. Eskiden federasyon abi derdi. Öyle bir baskani vardi. Hakkimda söylenenlere kirildim. Tabi yüzüme söylenemedi hiçbir sey ama bakanlik yapmis, baskanlik yapmis, biraktiktan sonra efsane diye anilan ve sonra yine baskanligi kabul eden biri için bunlar hos degildi. Trabzonlular bunu anlar bir tepki verir diye düsündüm ama olmadi. Sevdiklerinden eminim ama tepki olmayinca...
* Yönetim aday olurken verdigi sözleri tutamadi. Taraftar dernekleri söylüyor bunu. Yildizlarin yeri dolmadi. Marcelinho alindi, yildiz olmadigi anlasildi. Yildiz alacaksak satilan yildiza, Fatih'e oranla yildiz alinmali. Yerini dolduramayacaksan satmak dogru degildir. Simdi o ayarda bir tek Gökdeniz kalmistir bana göre.
* Yönetimde herkes birbirinin kefilidir yaptiklarindan dolayi. Ben yapmadim, o yapti demek olmaz. Bütünlügü korumak lazim. Herkes aklina geleni söylemez, oturulur, kulübün plan ve programi yapilir, politikasi çizilir. Herkes birbirini sahiplenir. Suç varsa müsterektir. Ben bunda yokum diyemez kimse. Anlasamiyorsaniz gelmeseydiniz.
* Muhalefet acaba aday var mi diye endise ediyor. Eskiden cazipti ama borçlar artinca sikinti oldu. Ben kendim gidersem olur ama simdi bu kadar enayiligin faturasini da ödemem dogru gelmiyor. Özverisini yapmis, cebinden para vermis, hibe etmis biriyim. Bir isaret versem dolacaklar buralara ama onlarin 2000 yili sonunda yaptiklarini bildigim için ayni duruma düsmem.
* Mevcut baskanin tarzini pek tutmuyorum. Silik bir kere... Yönetimine sahip degil gibi görünüyor. Yansiyan bu. Yani toplanti sonralari ortak bir açiklama duymuyorum. Farkli konusmalar görüyorum hep. Burada dirayeti yeterli görünmeyen bir baskan var.